Buluttan Small Talks'ın bu bölümünde Nazlı Erman ile birlikteyiz. Nazlı'nın bir endüstri mühendisi olarak Buluttan'dan önce ve Buluttan'da neler yaptığını, Buluttan ile tanışma hikayesini, Buluttan hakkındaki görüşlerini ve neler yapmaktan zevk aldığını kendi ağızından dinleyelim.
Gökmen: Nazlı nasılsın?
Nazlı: Çok iyiyim, teşekkür ederim sen?
Gökmen: Valla her şey yolunda teşekkür ediyorum.
Bugün o keyifli bir amaç için bir araya geldik, sohbet etmek için. Önce birazcık ben tanıyorum tabii ki ama Nazlı kimdir, biraz onu tanıyacağız, bahsedeceğiz. Sonra Buluttan ile yollar nasıl kesişti. Senin çok enteresan tecrübelerin var, farklı alanlarda biraz belki onlara da gözeterek, dokunarak, nasıl görüyorsun bu alanı ve Buluttan’ı. Neler yapıyorsun biraz onlardan bahsedeceğiz. Biraz Nazlı’dan başlayalım mı ya? Nazlı kimdir, neyi sever, neyi sevmez, neler yapmıştır bu zamana kadar hem böyle biraz özgeçmişsel hem de biraz hayatsal.
Nazlı: Nazlı tam bir endüstri mühendisidir. Hayatın her yanında verimlilik ve sürekli iyileştirme yaklaşımıyla çalışan bir endüstri mühendisidir. Kariyerine Bilkent'ten mezun olduktan sonra Unilever’de planlamada başlamıştır. Gökmen'le de yolları burada kesişmiştir. 3 sene planlama ve operasyonel mükemmellik yaptıktan sonra aslında farklı sektörlerin ihtiyaçlarını anlamak ve onların mükemmelleştirmek konusundaki ilgisini anlayıp danışmanlığa girmiştir ve orada 20-30 sektöre belki, farklı sektörlere tavukçusundan seramikçisine girmiş ve farklı sektörlerin operasyonlarını iyileştirmek için süreçler tasarlamıştır, analizler yapmıştır.
Gökmen: Hep tedarik zinciri?
Nazlı: Evet, çoğunlukla, tedarik zinciri. Hatta evet %100 tedarik zinciri.,
Gökmen: Bir ara yurt dışında böyle kısa bir deneyim oldu?
Nazlı: Danışmanlıktan sonra bu tecrübesini globalde de denemek isteyip global bir ölçekte Amazon Türkiye operasyonlarının açılış sırasında Lüksemburg’a yerleşip orada da operasyonların açılış sürecinde satış, operasyon planlama, kapasite planlama ve network planlamada çalışmıştır. Oranın da benim için farklı ve motive edici tarafı aslında şu an yaptığımız gibi yeni bir oluşumu beslemek, boşlukları doldurmak ve gelişim alanlarını belirleyip bu doğrultuda çalışmak orada, oranın da kattığı odur büyük bir startup olarak bana.
Gökmen: Her şeyden önce yine bir hayal kuruyorsun, daha güvenli ve daha sınırlı bir hayal olsa da herhalde bir hayal ortaklığı orda da ister istemez oluyor yeni bir iş olduğu için.
Nazlı: Son 2-3 senedir de biraz hayatta kendini tanıma yolculuğunda daha sosyal alanlarda doğaçlama tiyatro ve dans konusunda kendini geliştirmektedir.
Gökmen: Peki burasıyla nasıl yollar kesişti? Yani biz zaten önceden beraber çalıştığımız için bir tanışıklığımız var ama nasıl görüyorsun hakikaten bu hava zekâsı işi yeni bir iş. Senin tecrübelerinle de bir çok yerde kesişiyor aslında cross-sectoral, dünyada da bir şeyler oluyor, Türkiye'de de biz bir dönüşüm başlattık aslında bir weather wise transformation. Nasıl görüyorsun içerideki potansiyeli, genel bu cross-sectoral çalışmaları, dünyadaki gidişatı?
Nazlı: Önce yollar nasıl kesiştiden başlayayım. 13 sene kurumsalda çalıştıktan sonra artık o işte terfi yükselme ya da belli şeyleri yapma konusu ya da benim neyi yaptığımda tatmin olduğum konusu biraz daha şekillenmeye başladı benim için. Evet, rakamlar.
Evet, daha çok büyüme, daha çok satış yapma gibi bir çeşitli hedefleri kovalarken kurumsalda daha sosyal tarafta da topluma etkisi olan, şimdiye kadar bilmediğimiz belki zamanla gelişen ama derdini dert edebildiğim bir ekip arayışıyla oldu. Anadolu'da bir laf varmış ya sizi dertsiz bırakmasın diye.Hani ben buranın derdini sevdiğimi düşünüyorum. Buradaki koşturmacalarımızı ve amaçladığımız misyonu, yollar böyle kesişti.
Gökmen: Yani derde derman dermana dert olmaya geldik diyorsun, peki?
Nazlı: Böyle başladı aslında. Yani başka bir koşturmaca da olmalı. Başka bir motivasyon da olmalı diye Buluttan’ı bu noktada nasıl görüyorum? Aslında yapmaya çalıştığımız şeyi çoğunluklu operasyonlara belki de gri bir alan olan, daha tanımlayamadıkları etkisini anlayamadıkları ya da net olarak rakamsallaştıramadıkları konularda aslında bir boşluğu doldurmak gibi görüyorum yine bu alanda da. Havanın, iklim değişikliğinin etkisi, hayatımıza etkisini tanımlamaya çalışıyoruz birçok operasyon için aslında göstermeye çalışıyoruz.
Belki biliyoruz bu etkiyi ama bunun hayatımızı nasıl etkilendireceği ya da planlama bazlı insanlar olarak bizim için de çok önemli. Bir sene sonra nasıl karar alıyor olacağız, neleri göz önünde bulunduruyor olacağız gibi konular aslında benim için biraz daha uzun horizonda motivasyon kaynağı oldu bu noktada. %100 ihtimalle bir sene sonra, 2 sene sonra bir plan yaparken ya da bir operasyon yürütürken farklı önceliklerimiz olacak. Bunu aslında anlamlandırmaya çalıştığımızı düşünüyorum ve bunu göstermeye çalıştığımızı düşünüyorum.
Gökmen: Aslında envai çeşit sektördeki birçok farklı firmayı hem burada bu adaptasyon ve dönüşüme bir anlamda hazırlıyoruz. İklim dönüşümü vesilesiyle çünkü değişen bir dünya var, değişen şartlar var. Burada da her firmanın kendi değişen şartlara göre yeni pozisyonununu belirlemesi gerekiyor. Hem de aslında bunu söylediğimizde iklim değişikliği deyince ilk defa aklımıza hep böyle aşırı hava olayları, facialar, seller, dolular, hep böyle bir ekipman, insan güvenliği geliyor ilk akla.
Ama aslında bir hava zekasını bir enstrüman olarak da kullanabiliyorsun yani hem gelir artırmak için belli noktalarda. Çünkü insanların davranış biçimleri, tüketim alışkanlıkları, talepleri havaya göre çok değişiyor hem de bir anlamda da giderlerini, maliyetlerini kontrol etme itibariyle de kullanabiliyorsun. Çünkü bu sefer saha operasyonu olan firmalarda hava birçok operasyonu geciktirebiliyor. Beklenilenden daha hızlı veya daha yavaş yapmasına neden olabiliyor.
O açıdan ben de çok heyecan duyuyorum. Yani farklı firmalarda farklı sektörlerde bir yandan ek gelir kalemleri yaratmak, bir yandan maliyetleri optimize etmek, bir yandan insan ve ekipman güvenliği sağlamak. Ve bunu yaparken de o yarattığın etkiden tatmin olmak, o sosyal girişimciliği bir anlamda deneyimlemek çok iyi bir fırsat diye görüyorum.
Peki dünyada da birçok böyle milyar dolar seviyesinde şirketler var. Hava zekası odağında, iklim odağında daha küçük bu paradigma değişimini şu anda yaşadığımız fark eden ve bir şeyler yapan start up'lar var. Buluttan’ın burada ayrıştığı yerler var, hem eskiden gelen bir hikayesiyle, duygusallığıyla, hem aslında burada teknik açıdan yaptığımız şeylerle hem de bu işin ürünleştirilmesi, ticarileştirilmesi tarafındaki kısımda.
Oraları şöyle bir baktığında mesela burayı buraya hassas, insan için nevi şahsına münhasır derler ya, burayı d kendine münhasır hale getiren şeyleri sen nasıl görüyorsun? Neler mesela hissediyorsun, böyle nedir farklı olan?
Nazlı: Aslında güvenilirlik bence ama benim şu an odaklandığım, Buluttan içerisinde odaklandığım doğruluk ajandası, accuracy ajandası içerisinde de benzer bir şeye hizmet ediyoruz. Aynı şekilde müşterilerimize verdiğiniz hizmette de az önce dediğin gibi yani yağmur yağacaksa servisin gecikeceğini biliyoruz o zaman müşterilerimizin müşterilerine daha iyi hizmet ve daha güvenilir bir tahmini verebilmek için çalışıyoruz.
Bu noktada benim için Buluttan daha güvenilir sözüne uyumu yüksek, dediğini yapan, dediğini yapmak için gelişim göstermeye cesaret edebilen bir yol açıcı gibi görüyorum ben. Benim için de yani kendi kişisel yolculuğumda da benzer bir noktadayım, belki onun için Buluttan’ı da böyle algılıyor olabilirim ama benim için bu çizgide.
Gökmen: Bir önceki ay bir yarı yıl değerlendirme toplantısı yaptık, güzel bir iki gün geçirdik aslında. Hem eğlenceli hem öğretici. Orada sen de özellikle ilgilendiğin doğaçlama tiyatroyla bazı ekip çalışmasına dair fayda sağlayacağını düşündüğün aktivitelerle ciddi bir inisiyatif aldın. Herkes çok mutlu oldu, çok gelişti, öğrendi. Biraz o tarafına da dokunalım mı?
Yani iş sadece iş değil sonuçta. Yani burada birbiriyle etkileşim halinde bir organizma yaratıyorsun aslında. Belli kuralları olan, belli ilişkileri belli, iletişim kanalları olan bir organizma aslında Buluttan her şirket gibi bu organizma ne kadar iyi orkestra edilirse ne kadar iyi yönetilirse de her bir parçası kendi üzerine düşen görevi yaparsa o kadar gelişir.
Ama bu sadece teknik kapasiteyle veya bir anlamda hayal ortaklığıyla sadece olmuyor, ikisinin beraber olması lazım ve herkesin bireysel olarak da gelişmesi lazım. Bu tarz herhalde çalışmalar çok daha senin de o farkındalığın gibi herkesin farkındalığını artırıyor. Biraz daha kenetliyor herhalde, o da özel kılan şeyden bir tanesi diye düşünüyorum.
Nazlı: Emprovize tiyatroya bir sene önce başladım. Aslında 30 senedir mühendis olarak çalışan insanın kendi yolculuğunu aramasına başka neler var gibi, tamamen analitik temelli bir insanım. Bazı konular benim için gri idi, o yolculukta başladı.
Sonrasında şunu fark ettim ki aslında işle gerçekten çok paralel yaptığımız, onun için de bence çok karşılıklı olarak çok besleyici bir konu oldu. Hem o mikroorganizmanın beslenmesi hem de aslında mikroorganizma içerisinde bizim beslenmemiz. Çünkü iki taraflı bir konu olduğunu düşünüyorum. Orada yani yaklaşım olarak bence Buluttan nasıldır, nasıl çalışır da besleyen bir konu onu fark ettiğimizi düşünüyorum. Hata diye bir şey yok aslında yaptıklarımız içersidinde.
Gitmek istediğimiz nokta içerisinde olabildiğince açık ve birbirimizi besleyerek birbirimizi aslında o mikroorganizmayı en iyi şekilde geliştirmeye ve ilerletmeye çalışarak kendimiz de gelişiyoruz bu organizma içerisinde. Hepimizin farklı misyonları var ama önemli olan birbirimizi nasıl beslediğimiz ve o gelişim alanlarımızda, hepimizin parlayacağı noktalarda nasıl desteklediğimiz birbirimizi diye düşünüyorum. Güzel bir zamandı gerçekten şu an toparlayamasamda.
Gökmen: Doğru ama bir de yani sanki böyle ne yaptığımızı ya da nasıl yaptığımızı bir şekilde öğreniyoruz, fark ediyoruz ama niye yaptığımızı hem bireysel olarak hem de kolektif olarak fark etmek için ben çok iyi aktiviteler oluyor. Peki buradan son sorum hem Buluttan’ın beraber yol yürüdüğü partnerleri hem buradaki bu hayal ortaklığı yapan ekibi hem de bundan sonra gelecek insanlar, yani bu ekip her gün genişliyor.
Neler söylemek istersin onlara? Yani hem şu anda içerideki Buluttan ailesine burada şu anda kaydımızı alan medya ekibimizden Burcu da var. Burada meteoroloji mühendislerimiz de var. Hem mevcut ekip, hem şu anda yeni gelen birçok arkadaşımız oluyor, olacak, hem de iş ortaklarına neler söylemek istersin aklına bir şeyler geliyor mu?
Nazlı: Enjoy the flight diyorum, uçuşa hazır olun bence. Bence güzel bir yolculuk, sürekli olarak öğrenme, son tecrübem Amazon’da bir laf vardı ‘’everyday is day one’’ , yani gerçekten her gün birinci gün gibi aynı motivasyonla çünkü biraz geçmiş tecrübelerime de bakıyorum.
Herhalde herhangi bir iş ya da herhangi bir uğraşı ile alakalı böyle ayaklarınız koşarak gidiyorsa bir yere o zaman oradan bir şey çıkabileceğini düşünmüşümdür. Hep aksi olduğunda da hep oradan uzaklaşmışımdır. Her gün böyle neler çözeceğiz acaba motivasyonuyla gelmeye, hayatlara dokunmak ya da operasyonlara dokunmak benim için çok değerli. Arkadaşlar da aynı motivasyonu buluyorlar ise her gün yeni bir sorun çözme, yeni bir gelişim alanı göstermek istiyorlarsa.
Gökmen: Havanız yerinde olsun!
Nazlı: Aynen, havanız yerinde olsun.
Gökmen: Kemerleri bağlayın, uçuşa hazır olun.
Nazlı: Aynen öyle.
Gökmen: Geri kalan her şey için Buluttan.